Efdal sınıf arkadaşı Can'ın bilgisayar başında birşeyler yaptığını gördü. Bu farklı birşeydi. Kodların açık olduğu sayfalar vardı.
Uzaktan Can'ın yaptığı işlemleri gözlemliyor, tam olarak ne yaptığını anlamaya çalışıyordu. Biraz gözlemledikden sonra Can'ın bir website sahibi olduğunu gördü.
Dersi biten Efdal, herkes gibi evine doğru yürümeye başladı. Sınıfda samimi olduğu arkadaşlarından bir tanesi Efdal'e seslendi "Kanka işin varmı? Study'e gidiyoruz sende gelsene" Study etrafta bulunan en lüks cafeydi. İçerisi her zaman tıklım tıklım olurdu. Herşeyin ateş pahası olduğu bir yeri öğrenciler nasıl olurda oraya akın ederler anlamıyordu.
Efdal tabiki bu teklifi reddetti işi olduğunu ancak başka bir zaman kesinlikle geleceğini söyledi.
Efdal insan kırmayı sevmeyen, insanların üzüntüsüyle hüzünlenen, mutluluklarıyla mutlu olan bir karaktere sahipti.
Efdal uzun zamandır arkadaşlarıyla vakit geçirmemişti. Normalde boşa zaman harcamayı sevmeyen bir insandı. Hergün cafelerde gezmek ona göre değil. Zaman kavramı onun için değerliydi.
Efdal hızlı adımlarla eve doğru yürürken aklında hala Can'ın ne yaptığı sorusu vardı. Çok fazla dikkatini çekmiş olacak ki sık sık aklına geliyordu. Nihayet evin bulunduğu sokağa gelebildi Efdal. Mahalledeki bakkalın hala kapatmadığını görünce, geceleri film izlerken yanına atıştırmalık birleyler almak için markete girmeye karar verdi.
Marketin kapısına baktığında bir yazı gözüne çarptı "İnternet sitemizden sipariş edin, biz getirelim" yazıyordu. Mahalle bakkalının bile artık işlerini web ortamına taşıdığını görünce artıl yeni yaşam alanının web sayfaları olması getektiğini düşündü.
Efdal öğrenmeyi çok seven, öğrenmekten vazgeçmeyen ancak çok çabuk sıkılan bir insan olduğu için web işine girmeyi tekrar tekrar düşündü.
Acaba yapabilirmiydi? Tam olarak ne yapacağını ne öğrenmesi gerektiğini bile bilmiyordu. Nereden başlayacağını, nasıl başlayacağını kimden neyi öğrenmesi gerektiğini tam anlamıyla hiçbirşey bilmiyordu.
Ama bu sırada kendi kendine gülümsediğini fark etti. Bu konu Efdal'in içini titretmiş, tüylerini diken diken yapmıştı. Öğrenme arzusu hat safhada idi. İlk defa birşey öğrenmek için bu kadar sabırsız ve heycanlıydı.
Yorumlar
Yorum Gönder