
Efdal okula varmış, ve ders başlamıştı. Efdal yine dersi dinlemek yerine kafasını masaya koymuş hayatı sorguluyordu. Olmak istediği karakter ile olduğu karakter arasında dağlar kadar fark vardı. Kendisini insanlarla hep içiçe hayal ediyordu, çok çevresi olsun, sosyal olsun arkadaşlarıyla zaman geçirmekten bir dakika bile boş zamanı olmasın istiyordu. Ancak durum öyle değildi. Efdal ne kadar istesede öyle birisi olamıyordu. Ortamda eğer tanımadığı birisi varsa hiç sesini çıkartmıyor sanki dilini yutmuş gibi susuyordu. Kendisi de bu durumun farkındaydı ancak değiştiremiyordu. Ne kadar istesede olmuyordu. İnsanların ne tepki verceklerinden, ne söyleyeceklerinden, nasıl bakacaklarından en çok da onu küçümsemelerinden kokurkuyordu.
Yakın arkadaşlarıyla yan yana geldiği zaman hiç susmayan Efdal nasıl olurda böyle çekingen ve içine kapanık bir kişiliğe bürünebiliyor? O da buna şaşıyordu.
Efdal dersleri pek umarsamayan, okumanın insana birşey katmayacağını, okullarda insana tam anlamı ile bir eğitim verilmediğini düşünüyordu. Çoğu insan gibi o da ailesi üzülmesin diye eğitim hayatına devam edenlerdendi.
Ancak Efdal'e göre eğitim böyle olmazdı. Eğitim tecrübeydi, eğitim yapamadıklarımızdı, birşeyi deneyeceğiz olmazsa başka bir yol deneyeceğiz yine olmazsa olana kadar deneyeceğiz. Olduğu zaman neleri yaparsak olmayacağını neleri yaparsak olacağını, hedefe giden yolda yanlış adımları, doğru adımları öğrenilirse ancak o zaman tam anlamı ile eğitim olacağını düşünüyordu.
İnsan okul hayatı boyunca, öğreneceği dersleri kendisi seçemiyor. Sürekli başkaları onun yerine ders seçiyor. Hayatı boyunca bu bilgileri nerede kullanacağına ne zaman böyle bilgilere ihtiyacı olacağını sorguluyor ancak bulamıyordu. İnsan istediği dersleri öğrenemiyor, dersler bile zorunlu olarak veriliyor. Zorunlu olarak verilen derslerin dışında seçmeli adında dersler var ancak onlarıda seçemiyorlardı seçmeli dersler de zorunluydu.
Anlayacağınız Efdal hiçbir zaman kendini okula ait göremedi. Yerini her zaman yadırgadı. Okulda'da canı sıkılıyor derslerin bitmesi için can atıyordu. Efdal ne kadar çekingen olsa'da tanıdıklarına karşı o kadar samimi bir insan ki; arkadaşları onunla zaman geçirmek için can atıyor.
Onunla zaman geçirmek isteyen arkadaşları ve çevresindeki insanlar onun gibi değildi. Kafaları, düşünceleri, davranışları ve görüşleri neredeyse hiçbir ortak yönleri yok denebilirdi.
Efdal hayal kurmayı çok seven bir insandı, küçüklüğünden beri zengin olmayı çok isteyen birisiydi. Onun istediği zenginlik bile farklıydı. Sıfırdan başlayarak başarılı bir iş ortaya koyup, önce hak edip sonra hak ettiğini almak istiyordu. Zenginlik'den kastı lüks yaşamak değildi. Efdal'in düşünceleri çok farklıydı. Efdal için zengin görünmenin bir önemi yoktu mesele zengin olmaktı.
-------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
İçimdeki Girişimci | 2. Sayfa
Güzel kurgu Efdal'i merak ettim. Bakalım nasıl devam edecek.Kolay gelsin.
YanıtlaSilHobi olarak yazıyorum, anlayacağınız kafama göre takılıyorum. Bir sonraki sayfa o an ki ruh halime bağlı :) güzel şeyler olursa güzel şeyler yazarım :) Hayatımda ders giden birşeyler olursa vay ozaman Efdal'in haline :)
Silkurgu mu gerçek yaşam hikayesi mi,aslında güzel bir başlangıç,devam ederse bir roman türü de olabilir herhalde..🙂 blogun yeni sanmıyosam,hayırlı olsun..😊
YanıtlaSilHem kurgu hem yaşamdan hikaye, hem öykü, hem roman. Kafama göre yazıyorum işte :) Belirli bir çizgisi yok zikzak çizerek ilerliyoruz işte :)
Sil'Önce hak edip sonra hak ettiğini almak'istemek ne güzel bir şey zenginlik insanın içinde olmalı bence de... bu bölüm biraz karakter tanıtımı gibi olmuş olaylar yeni bölümlerde sanırım :)
YanıtlaSilEfdal'in daha çok yolu var. Önce bi onu tanıyın istedim :)
Sil